18 Nisan 2010 Pazar

DİYAFRAM

Diyafram, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran bir kas tabakasıdır. Arkadan vertebral kolona (bel kemiğine), göğsün yanlarında kaburgalara ve göğsün ön tarafında sternuma (göğüs kemiği) tutunur. Diyafram yaşamamız için vazgeçilmez bir organdır; çünkü solunum için kullanılan temel kastır.
Diyafram dinlenme halindeyken (yani kasılmıyorken) yüksek bir kubbe oluşturur; diyafram kasıldığında bu kubbe alçalır; böylece göğüs boşluğunun derinliğini artırır. Göğüs boşluğunun derinliğini artması havayı göğsün içindeki akciğerlere çeker. Soluk almak (akciğerlere hava çekmek) için temel kas diyaframdır.Soluk verme veya havanın göğüs boşluğundan dışarı çıkması normalde edilgen bir eylemliliktir, yani göğüs ve karındaki yumuşak ve sert dokulardaki gerilimin gevşemesi ile oluşur. Diyafram nefes vermede etkin bir rol oynamaz.Diyaframı kontrol eden frenik sinirler omuriliğin boyundaki üst kısımlarından gelirler. Eğer diyaframı kontrol eden sinir hücreleri solunum merkezlerini kontrol eden beyin kökünden ayrılırsa (örneğin üst omurilik zedelenmesi) hasta bir solunum cihazının yardımı olmadan nefes alamaz. Üst omurilik zedelenmeleri çok sığ bir havuza dalma, yüksek bir yerden kafaüstü düşme veya bir araba kazasında şiddetle savrularak travma geçirme sonucunda oluşabilir.Diyafram göğüs ve karın boşlukları arasında içinden geçen birçok yapı tarafından delinin Bunların en büyük üçü mideye besin taşıyan yemek borusu, temiz (arterial) kanı kalpten vücudun alt kısmına taşıyan aort ve kirli (venöz) kanı vücudun alt kısmından kalbe geri götüren büyük bir toplardamar olan alt ana toplardamardır. Birçok diğer sinir ve lenf kanalları da diyaframın içinden geçer. Diyaframın orta kısmına merkezi kiriş (santral tendon) denir. Kas olmaktan çok fıbroz yapıdadır ve kalbi saran kalp zarı kesesi üst yüzeyine sıkıca tutunmuştur. Merkezi kırış her nefes alışta aşağı iner.Mide ve yemek borusunun karındaki parçası, diyaframın yemek borusu deliğinden kayarak yukarıya göğüs boşluğuna çıkabilir. Bu durum hiyatus hernisi (bir çeşit mide fıtığı) olarak bilinir. Yemeklerden sonra rahatsızlığa, mide asidinin yemek borusunun göğüs kısmına doğru geri akmasıyla (gastroözofajiyal rellü) ekşimeye ve göğsün alt kısmında baskı duygusuna neden olur. Tıbbi tedavisinde mide asitini azaltıcı ilaçlar, diyet değişikliği ve dik duruşun sağlanması düşünülür. Cerrahi tedavi, yemek borusu ve mideyi karın boşluğuna sıkıca dikmeyi kapsar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder