15 Nisan 2010 Perşembe

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Testleri Testi

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Gebelik`in teşhisi çok kere kolaydır. Ancak başlangıçta daha döl yatağı küçükken bazen anlaşılması güç olabilir. Ancak ilerlemiş hamilelik`lerin bile «ur» sanıldıkları hattâ bu «ur»un çıkarılması için kadının ameliyat bile edildiği görülmüştür, ilerlemiş bir Gebelik`in «ur» sanılması çok kere döl yatağında öteden beri bazı habis olmayan urların varlığı bilinen kimselerde olmaktadır Eğer bu kimse aynı zamanda çok şişmansa hekimin yanılma şansı artabilir. Dikkatli bir hekimin şişman ve urlu bir döl yatağına sahip bir kadında bile Gebelik`i teşhis edebilmesi gerekir. Gebelik`in tespitinde faydalanılan belirtileri, «kesin Gebelik belirtileri» «kesin olmayan hamilelik belirtileri» ve «Gebelik ten ileri geldiği sanılan belirtiler» diye bölümlere ayıranlar vardır. A. Gebelik kesin belirtileri: a) Fetus'un kalp sesinin duyulması ve sayılması. Hekim bu amaçla özel bir dinleme aleti kullanır; Çok kere ancak 18-20. haftalarda anlaşılabilir. Dakikada 120-140 defa attığından annenin nabzından ayırdedilebilir. b) Aktif fetus hareketlerinin muayene eden hekim tarafından tespiti; Beşinci aydan sonra elin karın üstüne koyulması ile hissedilebilir. c) Fetus iskeletinin röntgen filminde görülmesidir. Bu belirtilerden herhangi birinin tespiti hamilelik teşhisini kesinlikle koydurur. Ancak dördüncü aydan sonra görülür. Fetusu röntgen ışınına maruz bırakmanın çocuğun gelişimini etkileyebileceği şüphesi mevcut olduğundan çok mecbur kalmadıkça kadın-doğum uzmanları bu yola başvurmazlar. B. Gebelik `in kesin olmayan belirtileri: a) Karnın büyümesi; b) döl yatağının boyutlarının, şeklinin ve kıvamının değişmesi; c) fetus'un içi sıvı dolu amniyon kesesinin sallanması sonucu hissedilmesi; d) serviksteki bazı değişiklikler; e) zaman zaman döl yatağı kasıntıları; f) fetus'un bölümlerinin ayırdedilmesi; g) Gebelik testlerinin pozitif sonuç vermeleridir. Bu bulgular hamilelik dışı nedenlerle de ortaya çıkabilir. a) Karnın büyümesi: ilk hamilelik te, karın duvarındaki kaslar daha dirençli olduğundan dölyatağının arkadan dayanması sonucu dışarı doğru az göçeceklerinden ancak ilerlemiş Gebelik ler bu şekilde farkedilebilir. ikinci ve sonraki Gebelik`lerde ise daha erken aylarda bu bulgu ortaya çıkabilir. Karında büyüyen herhangi bir ur da bu genişlemeğe yol açabilir. b) Döl yatağındaki değişmeler: Döl yatağı zamanla büyür ve ancak üçüncü aydan sonra mesanenin önünde bulunan «semfiz» kemiğinin seviyesinden yukarı çıkar. Ayrıca, kadın-doğum uzmanı yaptığı muayenede yaklaşık olarak altıncı hafta serviksi ve dölyatağının korpus adı verilen kubbemsi bölümünü sert, ikisi arasında kalan bölümü ise yumuşak olarak hisseder. Buna Hegar belirtisi adı verilir. Bazı dölyatağı ve yumurtalık urlarının hekimleri yanıltabileceği ve her rahim büyümesinin Gebelik anlamına gelmeyeceği ortadadır. c) Herhangi bir plastik torbaya su doldurulsa ve içine, özgül ağırlığı bu suyun içinde dibe çökmeden ama tam olarak batmış bir şekilde yüzmesine elverişli küçük bir cisim koysak ve bu torbayı elimizde tutup sallasak yüzen cisim zaman zaman gelip torbayı tutan ellerimize çarpacaktır. Kadın doğum uzmanı da bu şekilde dölyatağını hafifçe oynatarak bazen içinde ki fetus'u hissedebilir. Karın boşluğunda az miktar su toplanması ile bir arada görülebilen ufak yumurtalık urlarında da bu belirti mevcut olabileceği için bu da kesin olmayan belirtiler arasında sayılmaktadır. d) Serviksteki değişiklikler: Hamilelik`in ikinci ayının başında serviks yumuşar. Serviks bazı iltihabi durumlarda, doğum kontrolü hapı kullananlarda da yumuşayabilir. e) Hamilelik te döl yatağı zaman zaman herhangi bir. ağrıya yol açmayan kasıntılar yapar. Hamilelik`in başlangıcında da hissedilebilen bu kasıntılara BraxtonHicks kasıntıları adı verilir. Dışarı akamadığı için içinde kan toplanmış olan dölyatakları bu şekilde kasılabilir. f) Hamilelik`in ikinci yarısında kadın-doğum uzmanı fetus'u. sertçe bir baş ve gövde bölümleri olarak hissedebilir; bazı rahim urlarının «fetus başı» zannedilerek yanlışlıklara yol açtıkları görülmüştür. g) Hamilelik testleri; Seken adetin ilk gününden yaklaşık olarak 10 gün sonra doğru cevap vermeğe başlarlar. Zira genellikle çocuk sonunun (plasentanın) salgıladığı koryonik gonadotrofin hormonunun varlığını tespit esasına dayanmaktadırlar ve 1 litre idrar içinde 3.000 ünite gibi belli bir miktara ulaşmadan klasik hamilelik testleri doğru cevap vermemektedirler. Bazı tip kanserlerde de gerek erkekte gerekse kadında bu testlerin müspet sonuç verdikleri de bir gerçektir. C. Hamilelik ten ileri geldiği sanılan belirtiler: Bunlar a) adetin sekmesi, b) göğüslerdeki değişiklikler; c) genellikle sabahları hissedilen bulantılar; d) fetus hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi; e) vajina'daki renk değişikliği; f) gövdenin belirli yerlerinde, derideki koyulaşmalar; g) idrar zorlukları; h) yorgunluktan ibarettir. a) Adetin sekmesi: Her kadında zaman zaman adetin bir kaç gün kadar sekmesi olağandır. Ancak bu sekme 10 günü aşarsa hamilelikten şüphelenilmelidir. Bazı kadınlarda hamilelik`e rağmen, çok az miktarda vajina yolu ile kanama görülebileceği bilinir. Halk buna «üstüne görme» adını vermektedir. Bu kanamanın hamilelik`in 40. gününden önce görülmesinin, hamilelik ürününün dölyatağı zarı içine yuvalanmasına bir tepki olduğu iddia edilmektedir. Adetin psikolojik etkiler sonucu veya hormonsal düzensizliklere bağlı olarak da kesilebileceği bilinmektedir. b) Göğüslerdeki değişiklikler: Çok kere ilk hamilelik te daha çok anlam ifade eder. ikinci ve sonraki hamilelik lerde göğüslerdeki değişiklikler ilkinde olduğu kadar göze çarpıcı olmaz. Hamilelik`in ilk ayında kadın, göğüslerinin sızladığından yakınır; ikinci ayından sonra dokunmakla sertleşme ve meme ucunun etrafındaki koyu halenin daha da koyulaşıp genişlediği, memenin boyutlarının büyümeğe başladığı görülür. Bütün bu değişikliklerin bazı hormon salgılayan yumurtalık urları varken de görülebileceği bilinmektedir. c) Sabah bulantıları: Çok kere hamilelik`in ilk ayı sonuna doğru ortaya çıkan bu durum genellikle altı-sekiz hafta sonra sona erer. Daha önce başlayıp çok daha uzun süren bulantılara ve kusmalara da rastlanabilir. d) Hamilelik`in 18-20. haftalarından itibaren anne, çocuğun hareketlerini hissettiğini ifade eder. Bazı bağırsak hareketlen anne tarafından yanlışlıkla çocuk hareketleri olarak yorumlanabilir. Her bulantı ve kusmanın hamilelik`ten ileri gelmediği bilinmektedir. e) Döl yolu kan damarlarına gelen kan oranı çoğaldığından bu bölge eskiye göre daha morumsu bir renk alır. Üreme organlarına gelen kan miktarını çoğaltan diğer durumlarda da bu görülebilir. f) Göğüslerin uçlarını çevreleyen hale, göbeğin altındaki normal zamandaki belli-belirsiz olan deri çizgisi hamilelik`te koyulaşır. Bazı kadınların elmacık kemikleri üstündeki ve alınlarındaki deride de koyulaşmalar görülür ki buna «hamilelik maskesi» adı verilir. Bu deri koyulaşmalarının hamilelik dışı durumlarda da görülebileceği bilinmektedir. g) Büyümekte olan dölyatağı, önünde bulunan mesaneye baskı yaparak hamile kadında sık sık idrar etme ihtiyacının belirmesine yol açabilir. Bazı idrar yolu iltihapları ya da bu şekilde basınca yol açabilen bazı urlar da aynı hissi doğurabilirler. h) Hamilelik sık sık nedeni bilinmeyen bir şekilde aşırı yorgunluğa yol açmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder