19 Nisan 2010 Pazartesi

KAYGI BOZUKLUKLARI

Kaygı (bunaltı, anksiyete), gerçek ya da düşünülen bir tehlikenin yol açlığı ve gerginlik, kuruntu, belirsizlik duygularıyla kendini gösteren bir duygu durumudur. Temel duygulardan biridir ve çocuklukta da yaşanabilir.Birçok kişi, zaman zaman kaygı duyar; sağlıklı kişiler de bu duyguyla karşılaşabilir. Sorumlulukları olan ya da baskı altında bir kişinin biraz kaygı duyması normaldir. Hatta, biraz gerilim, kişiyi harekete geçirerek yapıcı bile olabilir. Ancak korkular ve endişeler günlük yaşamı etkilemeye başladığında, özellikle de belirgin hiçbir neden, görünürde hiçbir sorun yokken duyulan kaygı, bir hastalık haline gelir ve tedavi edilmesi gerekir.Kaygı çok şiddetli olursa, normal yaşamı, çalışma yaşamını ve ilişkileri sürdürmek olanaksız hale gelebilir. Korkular, yüksek yerler (yükseklik korkusu; akrofobi) ya da örümcekler (araknofobi) gibi belirli durumlarla ya da nesnelerle ilişkiliyse, fobi adını alır. Ancak, belirli bir nedeni yoksa, genel kaygı bozukluğu ya da kaygı nevrozu gelişebilir. Kaygı nevrozunun, duygusal sorunların bastırılması sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.Depresyon ilaçlarının (antidepresanlar) geri çekilmesi (ilacın bırakılması sırasında ortaya çıkan yoksunluk durumu) de huzursuzluk, sinirlilik, baş dönmesi, sersemlik hali ve ateş gibi belirtilerle kaygıya yol açabilir. Bu ilaçların kullanılması ve bırakılması, tıbbi gözetim altında olmalıdır.Kaygı, hafif ya da şiddetli olabilir; aşırı kaygı, sinsice gelişerek kişinin huzurunu bozup, yaşam enerjisini düşürür. Kişi kendini sinirli, gergin hisseder, her şeyden ürkebilir. Ayrıca kaygı duydukları konuyu öylesine takıntı haline getirirler ki, bir türlü sakinleşemezler ve alkolle ya da ilaçlarla rahatlamaya çalışabilirler. Sürekli kaygı duymalarına karşın, bu aşamada bununla başa çıkabilir ve yardım aramayabilirler.Daha şiddetli bir kaygı, kaygı atakları (panik atak) biçiminde ortaya çıkabilir. Kaygı atakları, herhangi bir belirti vermeden, hatta hiçbir tehlikenin olmadığı bir ortamda ve görünürde hiçbir neden yokken ortaya çıkabilir. Kişi, biraz sonra öleceğini, fiziksel bir çöküntü yaşayacağını ya da bir kriz geçireceğini zanneder. Kalp atışlarının düzensizleşmesi (aritmi), çarpıntı, terleme, düzensiz solunum, titreme, donup kalma ve zihin bulanıklığı gibi belirtiler görülebilir. Sürekli kaygı, fiziksel ve ruhsal zararlar verebilir. Sinirlilik, kaslarda gerginlik ve uykusuzluk gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler uzun sürerse, depresyon gelişebilir.
Kaygı tedavisinde, ilaç tedavisiyle ve psikolojik tedavi birlikte kullanılabilir. Benzodiyazepinler ve antidepresanlar gibi sakinleştirici türünde birçok ilaç, kısa süreli bir iyileşme sağlayabilir. Gevşeme teknikleri, psikoterapi ve biyolojik geri bildirim gibi tedaviler de kullanılabilir. Yaşam biçiminde iyileşmeyi sağlayacak değişiklikler yapılabilirse, bunun uzun süreli bir iyileşmeye katkısı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder