18 Nisan 2010 Pazar

MADDE BAĞIMLILIĞI

ilaçların, insan vücuduna zarar verecek biçimde kullanılmasına “ilacın kötüye kullanımı” denmektedir. Reçeteli ilaçlardan, “uçmak” için koklanan benzin buharına kadar birçok madde kötüye kullanılabilir, ilaçları kötüve kullanan kişiler, bağımlılık geliştirmeden alışkanlık nedeniyle bu maddeyi kullanabilirler. Bağımlı kişilerde ise hem fiziksel, hem de psikolojik bağımlılık söz konusudur. Bu durumun ya da kişinin tanımlanmasında da genellikle ilacın ya da maddenin adı da geçer; “morfin bağımlılığı ya da bağımlısı” gibi.Fiziksel bağımlılık, kişinin vücudu, maddenin sürekli kullanımına uyum sağladığı zaman başlar. Vücudun o maddeye dayanma gücü (toleransı) yüksektir, yani ilk etkinin elde edilmesi için gereken doz giderek artar. Psikolojik bağımlılık ise kişi madde olmadan yapamayacağına inandığı zaman başlar. Bu istek çok güçlü olabilmekte ve altta yatan duygusal sorunlardan kaynaklanabilmektedir.Madde bağımlılığının özelliği, madde kullanımının denetlenememesidir. Maddenin son alınışından sonra etki yavaş yavaş azalır ve ortaya çıkan aşırı istekle madde tekrar alınır. Bu istek öyle güçlü olabilir ki, kişinin düşünceleri ve davranışları, tümüyle daha fazla madde kullanmaya yönelebilir. Bu ise yaşamın diğer yönleri için yıkıcıdır.Bağımlılık, davranışların büyük ölçüde değişmesine yol açabilir. İş yaşamı, sosyal sorumluluklar ve kişisel temizlik, maddenin etkisi altında daha fazla zaman geçirmek ve madde peşinde koşmak için ihmal edilir. Bu kişiler, genellikle işlerini, aileleri ve arkadaşlarını kaybeder. Madde kullanımı yemeğin yerini aldığında ise sağlık da etkilenir. Beslenme bozuklukları ya da kullanılan enjektörle geçen hastalıklar görülebilir. Kullanılan bu maddeler, özellikle de sokaklarda satılanlar çok pahalı olduğu için, kişi suça ve fahişeliğe yönlendirebilir.Kişilik bozuklukları, sosyal baskılar, ilişkilerde yaşanan zorluklar, kişiyi madde kullanımına yöneltebilir.Madde türleri ve etkileriBağımlılığa yol açan maddeler, depresanlar, uyarıcılar ve halüsinojenlerdir (sanrıya yol açan maddeler).Depresanlar; alkol, afyon türevleri (morfin, eroin, methadon, kodein, pithidin), barbituratlar, sakinleştiriciler, kaygı giderici etkiye sahip ilaçlar, hipnotik maddeler ve benzin, yapıştırıcı, tiner, yanıcı sıvılar gibi uçucu maddelerdir. Bu maddelerin etkileri hafiften başlayıp (gevşeme, rahatlama, keyif duygusu) daha güçlü etkilere (peltek konuşma, hareketlerde eşgüdüm bozukluğu, solunum ve kalp atım hızında artış), yüksek dozlarda ise mide bulantısı, kusma, bazen de ölüme kadar varabilir.Uyarıcılar, sinir sistemini etkileyen maddelerdir. Bu maddeler, gücüne ve türüne bağlı- olarak, kişiyi uyarır ve daha hareketli hale getirir, uyanık kalmayı sağlar, açlık duygusunu azaltır ve keyif verir. Yasal uyarıcılar, kafein, nikotin, solunum sorunları için kullanılan bazı ilaçlarda bulunan efedrindir. Yasadışı uyarıcılar ise Ecstasy, amfetaminler (sinir sistemini uyaran bir grup madde) ve kokain gibi maddelerdir.Halüsinojenler, liserjik asit dietilamit (LSD), meskalin ve psilosibin gibi maddelerdir. Esrarın da halüsinojen özellikleri vardır. Tüm bu maddeler, psikolojik bağımlılığa yol açabilir ve algılamayı değiştirir. Halüsinojenler, bazı kişilerde psikoza yol açabilir.Bağımlılık nasıl gelişir?Bağımlılığa yol açan çok sayıda madde olduğu gibi, bağımlılığın nedenleri ve türleri de çok çeşitlidir. Bazı açıklamalar, kullanımlığın bağımlılığa daha eğilimli kişiliklerde ortaya çıktığını öne sürmektedir. Bazı bağımlılık türlerinin kalıtsal ortaya çıktığını düşünülmektedir; ancak henüz kalıtımsal bir neden bulunamadığı için bu bağımlılık türlerine aile kökenlerinin olduğu biçiminde açıklama getirilmektedir.Bağımlılık çok kısa bir sürede gelişse de bu maddelerin kullanımı hemen bağımlılığa yol açar diye bir şey yoktur. Hepsinde olmasa da birçok maddede, kişinin maddeye karşı dayanıklılığı (toleransı) giderek yükselir. Bu da kişinin her seferinde maddenin dozunu artırmasına yol açar.Arınma ve tedaviBağımlılığa yol açan bir maddenin sürekli kullanımı sonucunda, maddenin dokulardaki ve kandaki düzeyi yükselir. Madde kullanılmadığında ise vücuttan atılır ve kandaki düzeyi düşer. Bu, zararlı maddelerin parçalanıp vücuttan atıldığı, doğal zararlı maddelerden arınma (detoksifikasyon) sürecidir. Bağımlı bir kişide ise kandaki zehirleyici madde (toksin) düzeyinin düşmesi, maddeye karşı aşırı bir istek yaratır, bu da fiziksel ve psikolojik olarak hoş olmayan, şiddetli yoksunluk belirtilerine yol açar. Bunlar, mide bulantısı, kasılmalar, terleme, huzursuzluk, kriz, uykusuzluk, baş ağrısı, titreme, delirium, depresyon ve intihar düşüncesidir; tüm bu belirtiler, kullanılan maddenin türüne, miktarına ve gücüne bağlıdır.Bağımlı olunan bir maddeyi uzman yardımı olmadan bırakmaya çalışmak çok tehlikelidir. Eroin bağımlılarına, tıbbi gözetim altında, eroinin yerine geçecek methadon verilmektedir. Methadon da bağımlılık yaratan bir ilaç olmasına karşın, eroinden daha güvenlidir ve bağımlıların göreli olarak normal yaşamalarına olanak vermektedir. Bağımlılar, tıbbi tedavisi sırasında, hastanelerin vücudun zehirlerden arındırılmasıyla ilgili birimlerinde tedavi edilebilmektedir. Hastalara, yoksunluk belirtilerine karşı hafif sakinleştiriciler ve naltrekson gibi maddeye karşı isteği yok eden bazı ilaçlar verilmektedir. Sakinleştirici ya da kaygı giderici etkiye sahip ilaçlara bağımlı kişilerde ise, yoksunluk belirtileri ortaya çıkmadan ilacın dozu yavaş yavaş azaltılmaktadır.Vücudun zehirleyici maddelerden arındırılması ilk adımdır; bundan sonraki sorun, kişinin madde olmadan nasıl yaşayacağını öğrenmesidir. Birçok uzman, hiçbir bağımlının bir maddeyi normal kişiler gibi kullanamayacağına inanmaktadır, bu nedenle de bu kişilerin alkol de içinde olmak üzere bağımlılık yaratan hiçbir maddeyi kullanmamasını önermektedir. Vücudun zehirleyici maddelerden arındırılmasından sonra, birkaç hafta boyunca bir tedavi ya da rehabilitasyon merkezinde tedavi görülürse, uzun süreli bir iyileşme olasılığı yükselmektedir. Bu tür merkezlerde psikolojik danışmanlık, eğitim, grup terapisi ve beslenmeyle ilgili rehberlik hizmetleri verilmektedir. Bazen de, uzun süreli tedavi hizmeti veren merkezlerde rehabilitasyon süresinin uzatılması (altı aydan bir yıla kadar) önerilmektedir.Kişi, tedaviden sonra, başka psikolojik danışmanlık hizmetlerinden (özellikle, bağımlılığın altında yatan ruhsal ve duygusal sorunlar varsa) de yararlanırsa ve destek gruplarının toplantılarına düzenli olarak katılırsa, tedavi daha başarılı olmaktadır. Bu tür destek gruplarından en yaygını, Narcotics Anonymous’tur; bu grubun toplantılarında madde bağımlıları öykülerini anlatmakta ve sağlıklı, doyurucu bir yaşam için birbirlerine destek olmaktadır.Toplumsal sonuçlarMadde bağımlılığı, kişisel ve toplumsal açıdan çok büyük bedelleri olan, toplumsal bir sorundur. Yasadışı yetiştirilmesi, üretimi, kullanıcılara dağıtımı ve ülkeler arasında büyük miktarlarda para aktarımıyla dünya genelinde bir sanayi haline gelen bu maddelerin sürekli sağlanıyor olması ise, bu sorunu daha da ağırlaştırmış ve sürüp gitmesine neden olmuştur. Bu yasadışı ticaret sonucunda, bazı kesimler büyük miktarlarda paralar kazanmış, her aşamasında da resmi kurumlara rüşvet vb fırsatlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunun ülkelere maliyeti ise sağlık harcamalarında artış, üretimin düşmesi, suç oranının yükselmesi ve şiddet olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder