16 Nisan 2010 Cuma

SAFRA KESESİ TÜMÖRLERİ


SAFRAKESESİ TÜMÖRÜ
Otopsi sonuçlarına göre safrakesesi tü­mörünün görülme sıklığı yüzde 0,02 ile yüzde 0,60 arasında değişir. Olguların yüzde 0,2-5′ine kolosistektomi (safrake­sesinin ameliyatla alınması) uygulanır. Safrakesesi tümörleri bütün tümörlerin ise yüzde 4′ünü oluşturur ve sindirim sistemi tümörleri arasında altıncı sırada yer alır. Olguların yüzde 90′dan çoğun­da safra taşlarının varlığı saptandığın­dan safrakesesi taşı başlıca nedensel et­men olarak kabul edilmiştir. Kadınlarda 55 yaşın üstünde ve östrojen tedavisi görmüş olma, şişmanlık, safranın bileşi­minin değişmesi, lipoprotein metaboliz­masında değişiklikler kolaylaştırıcı et­menler olarak kabul edilir. Araştırma­lar, safrakesesi taşma seyrek rastlanan topluluklarda (Bantu) safrakesesi tü­mörlerinin görülme sıklığının da düşük olduğunu göstermiştir. Safrakesesi taşı­nın çok sık görüldüğü toplumlarda (Amerika Yerlileri) ise tümöre rastlan­ma oranı oldukça yüksektir.
Belirtileri
Belirtiler genellikle daha önce geçirilmiş bir safrakesesi hastalığına (safrakesesi taşı ya da iltihabı) bağlı olarak ortaya çı­kar. Hastalığın başlangıç evresinde alda­tıcı bir gidiş görülebilir (iştahsızlık, bu­lantı, kusma, kilo kaybı). Karnın sağ üst bölgesinde, arkaya doğru yayılan ve ge­celeri artan ağrı oldukça tipik bir belirti­dir. Hastalığın gidişi süresince şiddetim artırır. Olguların yüzde 60′ında giderek ilerleyen ve inatçı bir sarılık ortaya çı­kar; bunun yanı sıra hemen her zaman kaşıntı görülür. Sabit bir bulgu olmama­sına karşın karaciğer büyümesine olduk­ça sık rastlanır (yüzde 20-70).Ameliyat öncesinde, olguların en çok yüzde 5′ine doğru tanı konabilir. Kesin tanı konması ancak ameliyat sıra­sında ya da otopside olanaklıdır. Sarılı­ğa yakalanmayan hastalarda, safrakese­si röntgeninde organın tapı dolmaması, varsa ışm geçirmez taşların görülmesi ve duvarın kireçlenmesine bağlı görün­tüler tanı konmasına yardımcı olur (bu sonuncusu hastaların yüzde 25′inde kanserle birlikte görülür). Ultrason saf-rakesesinin içi ve çevresiyle safra yolla­rının doğru bir görünümünü verir. Uz­manlar bu yolla doğru bir tanı koyabi­lir. En anlamlı laboratuvar verisi, kan­daki alkalin fosfataz düzeyindeki artış­tır; bunun yanında tıkanma sarılığına özgü tipik biyokimyasal değişiklikler de görülür (kanda bilirubin artışı, en­zim tablosunun değişmesi).Gidişi ve Komplikasyonlar
Tanı aşamasında olguların yüzde 65′in den çoğunda karaciğere doğrudan bir ya­yılma görülür. Erken evresinde yayılma ana safra kanalına, mideye, onikipar-makbağırsağına, incebağırsağa ve kalın­bağırsağa doğru bir yol izleyebilir. Tü­mör lenf dolaşımıyla onikiparmakbağır-sağma ve karın zarı arkasındaki lenf dü­ğümlerine sıçrar. Akciğer, kemik, böbre­küstü bezi gibi uzak bölgelere yayılma karaciğer ve kapı toplardamarlarından kan aracılığıyla olur. En sık görülen komplikasyonlar safrakesesinin suyla dolması, akut kesesinin irinle dolması, safrakesesi içine kanamalar, safrakesesi ile mide ya da onikiparmakbağırsağı arasında oluşan fıstüller, kalınbağırsakta metastazlardır Beklenen Gidişi (Prognoz) Safrakesesi kanseri genellikle kötü ve umutsuz bir gidiş izler. Köklü bir ame­liyatın uygulandığı olgularda beş yıl ya­şam süresi yüzde 5′i geçmez. İyileşme çok seyrek görülür. Tedavi amacıyla tü­mörün bütünüyle çıkarılmasına yönelik ameliyatlar yüzde 10-50 oranmda ölümle sonuçlanır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder