14 Nisan 2010 Çarşamba

Kemik Erimesi Belirtileri

Kadinlaricin.net sitesinde Kemik Erimesi Belirtileri baslikli sayfadasiniz.Bu sayfada Kemik Erimesi Belirtileri ile ilgili yazi bulunmaktadir.


Uzmanlar, hastalığın tedavisinde en uzun süreli verileri olan ve birebir çözüm olarak nitelendirilen ilacın birçok ülkede Merck Sharp & Dohme (MSD) olarak faaliyet gösteren Merck & Co., Inc., tarafından üretilen alendronat etken maddeli ilaç olduğunu belirttiler.Kemikleri güçsüzleştiren, kırıklara ve işlev kaybına yol açabilen ve gün geçtikçe ilerleyen kronik bir hastalık olan osteoporozun (Kemik Erimesi) tedavisinde bugüne kadar yapılan en büyük çalışma tamamlandı. Bugüne kadar 20 milyondan fazla hastaya reçetelenen ve hastalığın tedavisinde birebir çözüm olarak nitelendirilen alendronatın başarısı geçtiğimiz günlerde Swissotel'de Prof. Dr. David J. Hosking ve Prof. Dr. Uri A. Liberman tarafından açıklandı.Prof. Dr. Hosking ve Prof. Dr. Liberman'ın açıkladığı verilere göre, bu araştırma 1991 yılında 3 yıllık bir çalışma olarak 45-82 yaş arası menopoz sonrası osteoporozlu 994 kadında başlatıldı. Alendronat'ın tedavi etkilerini daha uzun süre inceleyebilmek amacıyla 3 kez uzatıldı. Çalışmanın başlangıcında araştırmacılar, kemik erimesi nedeniyle kırığa eğilimli olan kritik iskelet bölgelerinde kemik yoğunluğunu ölçtüler. 10 yıl boyunca alendronat 5 mg ve ya alendronat 10 mg alan kadınların iskelet, kalça ve tüm vücut bölgelerinde ortalama kemik mineral yoğunluğu, bu süre içinde, anlamlı olarak arttı. Çalışmada 5 yıl süresince alendronat alan ve daha sonra tedaviyi bırakan diğer kadınların da omurga, kalça bölgeleri ve tüm vücut kemik yoğunlukları 10 yılın sonunda tedaviye başlamadan öncesine göre anlamlı olarak daha yüksekti. Olumlu sonuçlar bunlarla da kalmayıp, tedavi edilen kadınların kemik döngüsüne ait biyokimyasal göstergeleri hızla menopoz öncesi sınırlara ulaştı ve 10 yıllık çalışma boyunca bu düzeyler korundu.

TEDAVİDE ETKİNLİK VE GÜVENİLİRLİKKemik erimesi`nin tedavisinde bugüne kadar yapılan en büyük çalışmanın sonuçlarını açıklayan dünyaca ünlü uzmanlara göre, Kemik erimesi tedavisi hastanın risk faktörleri (kişisel kırık öyküsü, ailede osteoporoza bağlı kırık öyküsü, düşük Kemik Mineral Yoğunluğu, kortizon kullanımı vs) devam ettiği sürece verilmesi gerekiyor. Her kronik tedavide olduğu gibi, hastaların aldıkları ilacın uzun dönemde etkin ve güvenilir olduğunu bilmek istediklerini belirten uzmanlara göre, hastalardaki kaygılardan biri ilacın etkisinin zaman içinde azalması, diğeri ise istenmeyen yan etkilerin ortaya çıkması. Eğer bir ilacın uzun süreli etkinliğinin iyi olduğu, beklenmeyen etkilerinin ise az olduğu ortaya konursa hastaların güvenle ilacı kullanmaya devam edecekleri vurgulanıyor.Uzmanlara göre, osteoporoz tedavisinde en uzun verileri olan ilaç, MSD tarafından üretilen alendronat etken maddeli ilaç. Kemik erimesi tedavisinde dönüm noktası niteliğinde görülen söz konusu ilaçla, 1995 yılında yayınlanan Faz III Çalışması'nda ilk kez osteoporoza bağlı kırıkların önlenebildiği gösterildi. Bu çalışma çift-kör (bu tıbbi çalışma tasarımında hastalar ve doktorlar, hangi grubun etken madde, hangi grubun plasebo aldığını bilmemektedir. Bu durum, potansiyel yanlılığı önlemek ve çalışmaları daha güvenilir kılmak için kullanılan bir yöntem) olarak iki kez uzatılırken, ikinci uzatmanın sonuçları ile toplam gözlem süresi 10 yıl oldu. Tedavide etkinliği ilacın beklenen etkilerinin ortaya çıkması olarak belirten uzmanlar, güvenilirliği ise iki bağlamda değerlendirdi: "Birisi ilacın yan etkilerinin belli bir eşik değerin üzerinde olmaması; diğeri ise ilacın kullanımında uzun sürede etkilerin azalmaması yani ilacın etkisine güvenilebilmesi anlamındadır. 10 yıl süreyle alendronat kullanımının yan etkileri plaseboyla (tıbbi araştırmalarda kullanılan, herhangi bir etken madde içermeyen tablet) eşdeğer bulunmuştur."ALENDRONAT İLK KEZ 1995 YILINDA PAZARA SUNULDUAlendronat, menopoz sonrası osteoporoz tedavisinde kullanılan ve Merck & Co., Inc., tarafından ilk kez 1995 yılında pazara sunulan ve reçete ile satılan bir ilacın etken maddesi. Osteoporoz tedavisinde haftada tek doz uygulanabilen ve ağız yoluyla alınabilen ilk ilaç. Erkek osteoporozunda da kullanılan alendronat etken maddeli ilaç, osteoporoz tedavisinde 10 yıl süre ile etkinliği kanıtlanmış tek ilaç. Ayrıca, 20 milyondan fazla hastaya reçetelenerek, osteoporozun tedavisi için tüm dünyada en fazla reçetelenen ilaç olma özelliği de bulunuyor.Birçok ülkede Merck Sharp & Dohme (MSD) olarak faaliyet gösteren Merck & Co., Inc., doğrudan ve ortaklıkları aracılığıyla insan sağlığını iyileştirmek için geniş bir yelpazedeki yenilikçi ürünleri keşfeden, geliştiren, üreten ve pazarlayan, önde gelen, araştırmaya dayalı, farmasötik ürünler ve hizmetler sağlayan bir firma.Bu arada, Nottingham (İngiltere) Şehir Hastanesi'nin Genel Tıp ve Metabolik Kemik Hastalıkları Bölümünde Danışman Hekim olarak çalışan Prof. Dr. Hosking, yakın tarihe kadar Nottingham Üniversitesi Biyokimya Departmanı'nda Mineral Metabolizması Profesörü olarak görev yaptı. Şu anda Hırvatistan'daki Zagreb Üniversitesi'nde Davetli Profesör olarak çalışan Prof. Dr. Hosking, tıp eğitimini Birmingham Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ve lisansüstü eğitimini Leiden, Hollanda'da tamamladı. Paget hastalığı, osteoporoz, kalsiyum metabolizması ve bifosfonatlar alanlarında çok sayıda yayını bulunan Prof. Dr. Hosking, Ulusal Paget Hastalığı Tedavi Birliği, ABD'deki Paget Vakfı (Vakıf, Paget hastalığı alanındaki katkılarından ötürü kendisine J.B. Johnson Ödülü verdi) ve Ulusal Osteoporoz Derneği'nin (İngiltere) Bilimsel Danışma Grubu'nun üyesi.Prof. Dr. Liberman ise, fizyoloji ve iç hastalıkları profesörü olarak Tel Aviv Üniversitesi, Sacler Tıp Fakültesi, Fizyoloji ve Farmakoloji Departmanı'nda çalışıyor. Liberman ayrıca, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Güney Afrika ve Japonya'da misafir profesörlük yapıyor. Tıp doktorluğunu Hebrew Üniversitesi ve Hadassah Tıp Fakültesi, Kudüs'ten alan Liberman, PhD eğitimini de ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde tamamladı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Osteoporoz Çalışma Grubu üyesi olan Liberman, birçok ulusal ve uluslararası osteoporoz derneğinin de üyesi.
Kemik erimesinin tespiti
65 yaşındayım ve kalçamla belimde devamlı ağrılar oluyor. Çok sayıda ağrı kesici kullanmama ve fizik tedavi görmeme rağmen bir fayda görmedim. Gittiğim bir doktor kemik erimem olabileceğini söyledi. Ne önerirsiniz? Kemik kaybınızın düzeyini tespit etmek ve buna uygun tedavinin planlanması için kemik dansitometrisi dediğimiz kemik yoğunluğu ölçümü ilk yaptırmanız gereken tetkiktir. Kemik yoğunluğu ölçümü ağrısız ve basit bir yöntemdir. Tanının konması ile uygulanacak menopoz ve kemik kaybı tedavisi ile ağrılarınız azalacak ve kemik erimeniz duracaktır. Bu ölçümü yaptırmak ve tedavinize başlamak için yapmanız gereken bir menopoz merkezine veya hastanemiz menopoz kliniğine başvurmak ve sabırla tedavi ve eksersizlerinizi uygulamaktır.
Kemik erimesine ilaç tedavisi yetersiz
Araştırmacılar, kemik erimesi hastalığı osteoporoza karşı sadece ilaç kullanmanın yeterli olmadığını, kalsiyum ve D vitamini takviyesi yapılması gerektiğini belirledi. Chicago’da, 2000 yılı Dünya Osteoporoz Kongresi’nde yapılan açıklamada, osteoporoz hastalığına karşı piyasada bulunan bazı ilaçların kullanıldığı, ancak yiyeceklerden gerektiği gibi kalsiyum ve D vitamini alamayan insanlarda ilaçların yeterli derecede etki sağlamadığı kaydedildi. D vitamini tabletle alınmalı D vitaminini insanların, genellikle güneş ışınlarından ciltleri vasıtasıyla aldıklarını düşündüklerine değinen araştırmacılar, ileri yaşlarda vücudun güneş ışınlarından yeterli derecede D vitamini alamadığını belirterek, bunun tabletlerinin alınması gerektiğini açıkladı. Osteoporozla ilgili olan omurga kırılmalarının vücuttaki kemik gelişmesini önlediği, boy kısalmasına yol açtığı ve kronik ağrılar meydana getirdiği biliniyor. Ayrıca osteoporozun, akciğer ve midede sıkışma meydana getirdiği belirtildi. Osteoporoz hastalığının neden olduğu kalça kırılmalarının hayatı tehdit ettiği ve bu yüzden ölümlerin de meydana geldiği kaydedildi.Günde 1200-1500 miligram kalsiyum Uzmanlar, osteoporoz ilacı alan kadınların günde 1200-1500 miligram arasında kalsiyum almaları gerektiğine oysa ilaç kullanan kadınların çoğunun günde sadece 600 miligram kalsiyum alabildiklerini vurguladı. Doktorların çoğunun, osteoporoz ilacı alan insanlara kalsiyum ve D vitamini almaları gerektiğini hatırlatmadıkları, bunun da doktorların çok fazla meşgul olmalarından ileri geldiği ifade edildi. Araştırmacılar, kalsiyumu yiyeceklerden alabilmenin daha faydalı olduğunu fakat çoğu insanın yiyeceklerden ihtiyaçları olan kalsiyumu alamadıklarını hatırlattı. Kalsiyum araştırmalarını yapan ekibin başkanı Dr. Jeri Nieves de, osteoporoz ilacı kullanan kadınların ilacın yanında mutlaka kalsiyum almaları gerektiğini, bunun gerekli olduğunu bilimsel araştırmayla ispatladıklarını bildirdiİnsan ömrünün uzaması, nüfusun yaşlanması osteoporozu (kemik yoğunluğundaki azalma) beraberinde getirdi. Yaşa bağlı bu hastalık kadınlar için başlıbaşına bir risk, ama erkekler de yakalanıyor. Osteoporoz, sakatlık, ağrılı kırıklar, başkalarına bağımlılık, hatta ölüm gibi sonuçları nedeniyle bir toplum sağlığı sorunu. Bu yüzden zengin ülkeler, osteoporozun ekonomik boyutlarını da gözönünde tutuyor. Türkiye'de de nüfusun yaşlanmasından ötürü hastalığın gelecekte ciddi bir sorun haline dönüşmesi bekleniyor. İşte bu nedenle Türkiye'de osteoporozun haritasını çıkarmak amacıyla Osteoporoz Derneği, Novartis İlaç Firması'nın sponsorluğunda geniş bir tarama programı başlattı. Ekim 2002'de bitirilmesi hedeflenen bu çalışmanın ilk sonuçlarına göre, Karadeniz Bölgesi'nde kemik erimesi diğer bölgelerden daha yoğun. Osteoporoz Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Fatma Atalay'dan, bu hastalıkla ilgili en son bilgileri aldık.Kemik yoğunluğu 35 yaşa kadar sürekli artıyor, bu yaşta vücut ‘‘doruk kemik kütlesi’’ne ulaşmış oluyor. Bu yaştan sonra kemik kütlesi her 10 yılda bir, yüzde 3-5 kayba uğruyor. Osteoporoz da böylece ortaya çıkıyor.Diğer faktörler de şöyle: Düşük kalsiyumla beslenme, sigara, alkol ve kahve tüketimi (bu tür besinler kemiklerdeki kalsiyum miktarının azalmasına yol açıyor), kortizon, epilepsi, tiroid ve bazı kanser ilaçlarının kullanılması, uzun süre hareketsiz kalmak, şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, bazı romatizmal hastalıklar. Bu, sinsi bir hastalık. Yani hemen anlaşılmıyor. Sırt ağrısı, boy kısalması, kamburluk ve kırıklarla ortaya çıkıyor. Bu kırıklar en sık omurga kemiklerinde meydana geliyor ve boy kısalmalarına yol açıyor.Doruk kemik kütlesi noktası, genetik ve çevresel faktörlere göre kişiden kişiye değişiyor. İnce, narin vücut yapısına sahip olanlar, beyaz tenliler, ailesinde kırık öyküsü bulunanlar, erken menopoz veya cerrahi uygulamalara bağlı menopoza girenler risk altında.Osteoporozun en önemli özelliği kemik kırılması. Kemikler hiç bir zorlama olmaksızın, öksürük gibi küçük, ani bir hareket sonrasında bile kırılabiliyor. Özellikle kalça kırıkları yaş arttıkça sıklaşıyor.En fazla kalça kırığı görülüyor. Bu da damar tıkanıklıkları, zatürree, uzun yatmaya bağlı yatak yarası ve ciddi sorunlara neden oluyor.Osteoporoz kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor. Türkiye'de 50 yaşın üzerindeki her üç kadından birinde ortaya çıkıyor. Ama bu erkekler osteoporoz olmaz, anlamına gelmiyor. Türkiye'de her sekiz erkekten birinde osteoporoza rastlanıyor. Üstelik oran erkeklerin aleyhine giderek artıyor. Erkeklerde kemik kütle kaybı tüm yaşam boyunca sürerken, kadınlarda menopozdan sonra büyük hızlanma görülüyor. Buna östrojen hormonundaki düşüş yol açıyor. Osteoporoz tedavisinde ya kemik yıkımını baskılayan ilaçlar ya da kemik yapımını artıran ilaçlar kullanılıyor. Hasta başı maliyet 50 milyar liraKemikler kırılıncaya, boy kısalmaya başlayıncaya kadar belirti göstermeyen osteoporoz, kadın ölümlerinin ikinci en büyük sorumlusu. Dünyada 200 milyon kadın kemik erimesinden yakınıyor. Uluslararası Osteoporoz Derneği'ne (IOF) göre AB ülkelerinde her 30 saniyede bir, kemik erimesine bağlı kırılmalar meydana geliyor. 50 yaşın üzerindeki her 8 Avrupalıdan 1'inin sürekli olarak omurları kırılıyor. Kalça kırıklarından doğan ölümlerin çoğu kırıktan sonraki ilk altı ay içinde meydana geliyor. Osteoporoz yüzünden hastaların yatakta hareketsiz geçirdikleri gün sayısı, birçok hastalıktan (enfarktüs, inme veya meme kanseri) çok daha fazla. Bu hastalık insanların günlük yaşamlarını sürdürmelerini önlüyor. Hasta başına tedavi maliyeti 50 milyar liraya kadar çıkabiliyor. Sayılar korkutucu1994'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilk kez tanımı yapılan osteoporoz, 50 yaşın üstündeki her üç kadından birinde görülüyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder