16 Nisan 2010 Cuma

SUÇİÇEĞİ


Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan suçiçeği, çok yaygın görülmekle birlikte ağır belirtilere yol açmayan vi­rüs kökenli bir bulaşıcı hastalıktır. Ti­pik döküntüler, deride içi sıvı dolu ka­barcıklardan oluşur. Çok bulaşıcı olan bu hastalığa hafif genel belirtiler de eş­lik eder.

NEDENLERİ

Suçiçeğinin etkeni, herpes grubundan bir virüstür. Uçuk (herpes simplex) virüsüne çok benzeyen ve herpesvirus varicella ya da varicella zoster adlarıyla tanınan bu virüs suçiçeğinin yanı sıra zona hastalığının da etkenidir. Hastalık temel olarak suçiçeği virüsüyle yüklü tükürük damlacıklarının ağızdan solu­num yollarına alınması sonucu bulaşır. Vücuda giren suçiçeği virüsü henüz bi­linmeyen dokulara yuvalanarak çoğalır.
Hastalığa özgü döküntülerin gruplar ha­linde birbiri peşi sıra çıkarak bütün vü­cuda yayılması, virüsün aralıklı olarak kana geçtiğini gösterir.
Virüs, derideki kılcal damarları etki­leyerek üstderi (epidermis) yapısının bozulmasına, içi serum, epitel ve bazen iltihap hücreleriyle dolu tipik kabarcık­ların oluşmasına yol açar. Su çiçeği vi­rüsünden kaynaklanan bu lezyonlar de­riyle sınırlı kalmaz; yemek borusu, pankreas, böbrek havuzu, idrar borusu (üreter), idrar kesesi ve böbreküstü bez­lerinde de görülür.

GÖRÜLME SIKLIĞI


Suçiçeği en çok 2-8 yaşlan arasındaki çocuklarda görülen bir hastalıktır. Ama yaşamın her evresinde cinsiyet ve ırka bağlı olmaksızın ortaya çıkabilir. Hastalık kış ve ilkbahar aylarında daha sık görülür. Üç ayını doldurmamış bebek­lerde suçiçeğine ender olarak rastlanır. Bu durumun anneden kazanılan geçici bir bağışıklıkla ilgili olduğu sanılmak­tadır. Çok seyrek rastlanmakla birlikte hastalık aynı kişide iki kez ortaya çıka­bilir. Bu ayrıksı örnekler bir yana bıra­kılırsa suçiçeği geçiren hastalar ömür boyu kalıcı bağışıklık kazanmaktadır.
BELİRTİLERİ
Bulaşma ve ilk belirtiler arasında geçen kuluçka süresi 2-3 haftada tamamlanır. Ortaya çıkan döküntüler 24-36 saatte, makûl denen ve deride kabartı yapmayan noktalar halindeki lekelerden, içi sı­vı dolu kabarcıklara dönüşür. Kabarcık­ların çevresinde halka biçiminde belir­gin bir kızarıklık görülür. Bu kızarıklık­lar kabarcıkların kurumaya başlamasıy­la kaybolur. Kabarcıklar ortalarından kuruyup kabuk bağlamaya başladığında göbekli bir görünüm kazanır.
Döküntüler ilk önce göğüste ve sırt­ta belirerek hızla yayıbr. Hafif olgular­da döküntü baş, yüz ve gövdeyle sınırlı­dır. Ağır olgularda daha yaygın olan dö­küntüler kol ve bacaklara, gözün dış za­rına (konjunktiva), yutak, gırtlak ve so­luk borusu mukozalarına da sıçrar.
Döküntüler kabukların düşmesiyle 5-20 gün içinde iz bırakmadan kaybo­lur. Ama karşı durulmaz bir kaşınma is­teği uyandıran bu döküntülerin kaşın­ması durumunda deride çiçekbozuğunu andıran küçük çukurlar kalabilir. Sürek­li çıkan yeni döküntüler nedeniyle vü­cudun bir bölgesinde döküntülerin bü­tün gelişim evreleri aynı anda görülebi­lir. Bu da suçiçeğinin ayırt edici özellik­lerinden birini oluşturur. Ateş genellikle 38,5°C-39°C arasında kalır. Ama ağır durumlarda 40,5°C’ye ulaşabilir.
TEDAVİ
Öbür virüs kökenli hastalıklarda oldu­ğu gibi suçiçeğini de iyileştirecek bir ilaç yoktur. Tedavi girişimi temel ola­rak hastanın yakınmalarını olabildiğin­ce azaltmaya yöneliktir. Hastalığı ağır geçiren bebek ve çocuklarda, özellikle bir ayını doldurmamış bebeklerde,kortikoit tedavisi gören hastalarda kan kanseri gibi kötü huylu hastalı larda, iyileşme dönemindeki zona ha talannın serumundan elde edilen ga maglobülinler kullanılabilir. Bu uy§ lama, bulaşmayı izleyen üç gün içine yapılırsa hastalığı önler. Belirtilere ye nelik tedavi Özellikle kaşıntıyı azmayı amaçlar.
Sabunlu suyla sık banyo yapılıra gelişebilecek deri enfeksiyonlarım öı leyeceğinden yararlıdır. Ayrıca hast nın iç çamaşırlarının ve yatağının he gün değiştirilmesi önerilir. Yüzde oranında sodyum bikarbonat içeren çc zeltiler, mentol içeren tali pudrası ya da antihistaminikli losyonlar kaşıntı) hafifletir. Döküntülerin Örselenmes derin lezyonlara ve deride yara izi kalmasına yol açacağından, suçiçekli cukların kaşınması kesinlikle engellen­melidir. Olası kaşınmanın yol açacağı i zararları en aza indirmek için hastanın tırnakları özenle kesilerek törpülenmeli, bebeklere ise eldiven giydirilmelidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder